Kategori: Şiir

gözde, kiraz, evrim, ceylan hava soğuk birimize piyango çıkacak başka birine ve bir başkasına amorti geri kalanımız hep geri kalacak magazinsel nazlı hayat ve kızıl saçlı kız az sonra birazdan şok reklamlar ben seni seviyorum birleşmemiz artık yasal ama ben erken atlar koşuyor bir kanalda başka bir kanal yüzlerce kanal dizi izle sevgilim saçını boyat…

Sulardan yansısak bu gece Çaresizlik ele gelse elcesine Tutunsak Bir aşk doğarken ölse anası İşte o zaman büyür Güneşi çalsa bir hırsız nereye saklar Bir aşkın anasını veya Hangi mezar saklar Sulardan yansımasak Ele gelse çaresizlik boşversek Biz bize el olsak

I. Putları yıkanın kaderidir putlaşmak O yüzden alın İbrahim’in elinden baltayı Yoksa bu böyle gider Sonra yüzyıl 21 Yaşım genç Putlar artık sen ben İbadetler mağazada Bir kaç layk süzülüyor gözünden Ağlama lütfen Güzel olmuş makyajın Bak Allah da çok kullanır Sonbaharda pastel tonları Çay demek vardı burada Ama onu da putladık Neyse çay II.…

Biz bir yıldızın bir çocuğun cebinde yaşama ihtimaliydik Biraz daha baksan bana Bir yudum daha alsan çayından Yağmurları doldursaydık göz pınarlarımıza Belki gerçek olabilirdik

Herkes haklı Herkes kendince Ben mi Ah bana gelince Biraz sevgi biraz umut Çoğum hüzün Tenim soluk Seyrek saçım Fakat kel değilim Duymak istemiyorum kavgaları Savaşı, kargaşayı Fakat her sabah bombalıyorum Sizi ve kin dolu karmaşayı Yazıyorum arada Fakat bilmiyorsunuz Sıkıyorum kafama Yine de ölmüyorsunuz

bir monoton heyecan ara zamanında benim okşadığım saçlarında güneş bul bir yerden sakla karanlığını geri al zamanı çantandaki bıçağa ne oldu doldu gözlerin geri almadılar mı saatleri neyi geri istedin de vermediler sen kendini mi sakladın yoksa umutlarına inandın mı dokundukça grileşmeyen bir gökkuşağına anılarımızı mı sattın unut tüccarlarına mesai sevdalar mı istedin sonra zorunluluklar…

Başında hayatın Yolunda sonun Bir mezar taşında uykusuz başım Nemli bir gözün haresindeyim Gecenin ertesi vakit Sabahın evveli Bir ölü evinde düğün telaşım Zamanın bir ömür gerisindeyim Elimde derman yok Dilim lâl teselliye Kendime bile yetmiyor aşım Bilmem bu figanın neresindeyim Devam et sende elin varmasa da Dilinle, yüzünle boş durma Vur ki dinmesin sessiz…

Bugün hangi yarının dünü Hangi doğuma ölüm biçilmiş Bir sonsuzluksa bu sonun sonu Sonsuzluk uğruna kaç sondan geçilmiş

Dünya duruyor bazen Kahvaltı yapmaya duruyor Telefonunu çıkarıp oyun oynuyor Dünya uyukluyor işinde Yarın yaparım diyor Başındaki depremden yakınıyor Midem yanıyor diye çemkiriyor Duruyor dünya bazen hafta sonları Ama ben yine yetişemiyorum

Doğdukça doğuyoruz Yıkılıyor safsata Eriyor maskeleri Düşüyorlar araftan Biz kalktıkça otağdan Titriyor kaleleri Konuştukça doğruyu Yanlıyor kalemleri Oysa çoktu sesleri Duyulurdu uzaktan Biz asûde hakikattik Onlar çokça şamata Şimdi beklesinler Haklı karar gününü Saplansınlar yarına Biz kurarken bugünü